top of page

Örgütsel Sessizlik

Merhaba çiçeklerim, hemşireler neden sessiz? Bu soruyu sorgulamak istiyorum.

faydalandığım kaynaklar için buraya buraya buraya tıklayıp daha derinlemesine okumalar yapabilirsiniz. Benim okuduklarımın derlemesi bu şekilde...

İnsan neden susar? sorusunu sorarak devam edelim..

Susmak boşvermişliğin son noktası, erdem, mevcut olanı devam ettirmenin kolaylığı ya da tehlikeden korunmanın tepkisi...

Peki örgüt yapısında çalışan sessizliği neden hakim olur?

Seslilik; örgütte çalışanların örgütü geliştirmek adına fikir beyanında bulunması olarak tanımlanıyor. Sessizlik; örgüt çalışanlarının işle ilgili konulara veya yaşanan sorunlara ilişkin görüşlerini, değerlendirmelerini üstlerine bilerek ve isteyerek söylememesidir. Çalışan kendine saklar düşüncelerini, bir durumu değişebilecek veya iyileştirebilecek kapasiteye sahipken gerçek ve samimi ifadelerini paylaşılmaz. Nedenlerini incelersek, çalışmalarda kurumların kemikleşmiş norm kavramı, insanların başkaları tarafından şikayetçi biri olarak gözükmek istememesi, ekip arkadaşları ve yöneticilerle arasını bozmaktan korkması, insanlarla direkt karşı karşıya gelmesi gibi başlıklar karşımıza çıkıyor. Alparslan ve Kayalar, 2012 de konu ile ilgili yazdıkları makalede sessizliğin "Bireysel bir davranış olmasının yanında kişilerin birbirlerinden etkilenerek bir iklim haline dönüşen bir özelliğe de sahiptir." olmasından bahsederler. Örgütsel sessizlik ikliminin, çalışanlar tarafından algılanmasında 3 temel faktör ele alınmıştır, bunlar; üst yönetimin tutum ve davranışları, bölüm/birim yöneticisinin(şefin) tutum ve davranışları ve örgüt içerisindeki iletişim fırsatlarıdır.

Üst Yönetim Tutumu, Geleneksel yönetici motifine göre yöneticiler kendisinden farklı düşüncelere sahip insanlar karşısında rahatsızlık duyarlar. Ve bu rahatsızlıklar asta karşı imalar şeklinde geri döner. Bu imalar astın üstü ile karşı karşıya gelme korkusuna neden olacaktır. Ast sessiz kalmayı, üstü ile aynı meyilde fikir beyan etmeyi tercih edecektir.

Bölüm Yöneticisi Tutumu, asta daha yakın ve birebir iletişim kurma özelliğine sahip olan kişilerdir. Bölüm yöneticisi ve çalışan arasındaki iletişim eğer geliştirilebilirse çalışanların algıladıkları rol belirsizliğini azaldığı, iş performansı ve tatminini arttırdığı gözle görülür şekilde ortaya çıkmaktadır.

Örgütteki İletişim Fırsatları, örgüt içerisinde kişilerin kendilerini ifade etmeleri, kendilerini güvende hissetmeleri ile örgütün yönetim düzeyinde iletişime açık olması arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Güvenli iletişim yapısı problemlere ilişkin yaklaşımlar geliştirmektedir.

Sessizlik davranışları nelerdir? Aşağıda yazdığım özellikler sende var mı?

-İlgisizliğe ve boyun eğmeye bağlı sessizlik davranışı

-Korkuya ve kendini korumaya dayalı sessizlik davranışı

-Diğerleri odaklı prososyal eğilime dayalı sessizlik davranışı yani birilerine yardımcı olmak için yapılan sessizlik eylemi

-İlişkileri koruma esaslı sessizlik davranışıdır

Örgütsel sessizliğin oluşturduğu yolun sonu nereye çıkar?

Karar verme mekanizmaları bundan direkt etkilenmektedir. Alınan kararlarda tek seslilik hakim olacaktır. Hataların tespiti, dile getirilmesi, yanlış işleyen süreçlerin düzeltilmesi çok daha zor bir hal alacaktır. Bireysel sonuçlar olarak çalışanların üzerinde aşağılanmış duygusu oluşturmaktadır. Bunun yanında bireyler üstlerine veya aynı yatay düzlemde bulunan mesai arkadaşlarına karşı gücenme ve daha ilerisi; kin duygusu beslemeye başlamasına sebebiyet verebilmesidir. Bireyde psikolojik yılgınlık, huzursuzluk, tatminsizlik ve motivasyon düşüklüklerine neden olmaktadır.

Hemşireler en çok hangi konularda sessiz kalıyor?

Erigüç ve ark.,2014 de yaptıkları çalışmaya göre, hemşirelerin yöneticileriyle açıkça konuşmayıp sessiz kaldıkları konulara ilişkin bazı tanımlayıcı istatistikler bulunmaktadır,

en çok sessiz kaldıkları konuların başında “yöneticilerin düşük performans göstermesi”,

ikinci sırada yöneticilerin bilgi beceri ve yetenek bakımından yetersizliği, üçüncü sırada sessiz kalınan konu ise meslektaşların bilgi beceri ve yetenekleri konularındaki yetersizlikleridir. Hemşirelerin sessiz kalmadığı konular değerlendirildiğinde,

Hemşirelerin %75,2’si taciz olayları, %63,5’i kötü muamele ve %56,2’si etik konularında hiçbir zaman sessiz kalmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Hemşirelerin en çok işyeriyle ilgili konu, sorun ve endişelerin yöneticilerle açıkça konuşulamadığı durumlarda, öncelikle konuştuğu kişiler %64,2 ile kendi meslektaşları olmuştur. Derdini ancak çalışma arkadaşına anlatabilmek sadece onun anlayabileceğini düşünmek olgusu işte..

Çalışmanın sonuç ve öneriler kısmında yazılan şu şekilde..

"Hemşirelerin sessizliğin sonuçlarına yönelik olarak ifade ettikleri motivasyonun sağlanması, yeni fikir ve düşüncelerin paylaşılması, kuruma ve işe bağlılığın sağlanması gibi konular, günümüz yönetim yaklaşımlarında kurumun insan kaynağının yönetilmesinde çalışanın odak noktası olması, çalışanların iş doyumlarının kurumun amaçlarından biri olarak ele alınması şeklindeki yaklaşımları ile örtüşmektedir. Sağlık kurumları yöneticilerinin, bu saptamalara yönelik çabalarını artırarak sürdürmeleri gerektiği düşünülmektedir. Çalışanlara açıkça konuşabilecekleri örgütsel bir iklimin oluşturulması şarttır."

Son söze geldim

Örgütsel sessizlik iklimi elbet 4 mevsimi yaşatacaktır diyorum bende.

İlkbahar, yaz, sonbahar, kış... Her mevsim kendine özeldir ve her mevsim farklı şartlar doğurur. Susmak her koşulda 4 iklimi yaşatmıyor mu zaten toplumlarda? Neden susmak?

Sağlıkla kalın...



642 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page